BLOG
- Home
- BLOG
mywave blog
MODA SENDE SAKLI
Tarz bir seçim değil, bir yansımadır.
Her sabah aynaya baktığında gördüğün şey sadece bir kombin değil; duygularının, geçmişinin, hayallerinin ve özgürlüğünün toplamıdır. Moda bir dergide, vitrin camında ya da podyumda başlamaz. Moda, sende saklıdır.
Tarz
İçinden Taşan Bir Hikâyedir.
Kimi zaman annenin gençliğinde giydiği bir ceket, kimi zaman çocukluğunda dokunduğun bir kumaş… Hepsinin sen de kalan bir izi mutlaka vardır. Esasen moda, geçmişinle bugünün buluştuğu yerdir.
Taklit Değil, Temsil
Trendleri takip etmek kolaydır. Zor olan, kendi çizgini oluşturmaktır. Bunu yapabildiğinde kıyafet, sadece bir kıyafet olmaktan çıkar; seni temsil eden bir dile dönüşür. İçine sinen bir parçayı giydiğinde sen sadece şık değil aynı zamanda kendine sadıksındır.
Ruhunu Giyinmek
Tarz bazen salaş bir gömlekle, bazen iddialı bir takıyla kendini gösterir ama ne olursa olsun senin enerjini taşıyan parçalar seni güçlü kılar. Çünkü stil, sesin çıkmasa bile dünyaya “ben buradayım” demenin en estetik yoludur.
Modanın Sınırlarını Çizen Sensin
Toplumun dayattığı kalıplar, beden ölçüleri ya da yaş kriterleri… Bunların hiçbiri seni tanımlayamaz. Moda, özgürleştirici olmalı; çünkü sen özelsin.
Moda sende saklı.
İzin ver, içinde ki ışık dışarı taşsın ve kıyafetlerin birer hikâyeye dönüşsün.
Çünkü moda bir oyun değil, bir özdür.
Ve sen, o özü taşıyansın.
Efsun Ersözlü

"BUGÜN NE GİYSEM?" DEĞİL "BUGÜN NASILSIN?"
Ruh Hâline Göre Giyinmenin Gücü
Giyinmek sadece bir alışkanlık değil; bir ruh hali tercümesidir aslında.
Bazı sabahlar aynaya bakmadan önce kalbimize bakmalıyız:
Bugün yumuşak mı hissediyorum? Güçlü mü? Saklanmak mı istiyorum, parlamak mı?
Çünkü renkler, dokular ve silüetler sadece moda değil, ruhun dili olabilir.
Kırılgan Hissettiğinde
O gün kat kat giyinmek istersin belki…
Oversize kazaklar, yumuşak tonlar, içine kapanan kalın bir şal gibi…
Saklanmak değil, kendini sarıp
sarmalamaktır bu.
Bir tür içe dönüş zırhı.
Işıldamak İstediğinde
Ruhun kendini dans eder gibi hisseder bazen…
O gün elbise akar, renk parlar, topuklu ayakkabı ses çıkarır.
Yürüyüş bile değişir çünkü içindeki “ben buradayım” sesi duyulmak ister.
Kafanda Fırtına Varken
O gün belki simsiyah giyinmek istersin…
Ama karanlık giyinmek her zaman hüzün demek değildir.
Bazen siyah, zihni susturur, odağı toparlar.
Tıpkı sade bir tuval gibi… yeni düşüncelere yer açar.
Dengede Olduğunda
En çok “rahat ama derli toplu” günler vardır.
Kot pantolon, beyaz tişört, sade bir blazer.
Senin gündelik versiyonun ama hâlâ zarif.
Bu kombinlerin bir gücü var: Denge.
Ruhuna saygı duymak, gardırobunu tanımakla başlar.
Kendini iyi hissetmek için giyinmek değil,
kendine sadık kalmak için giyinmektir asıl mesele.
Bugün ne giydiğin değil,
neden öyle giyindiğin seni anlatır.
“Kiwi der ki: Ruhun mutluysa, zaten üzerindekiler parlar.” 🐾✨

KÜÇÜK BİR İYİLİĞİN ARDINDAKİ BÜYÜK SORU: NİYETTEN ŞÜPHE EDEN BİR DÜNYA
Bazı fikirler kalpten çıkar. Öyle plansız, öyle filtresiz… Bir sabah haberlere göz gezdirirken yanan ormanların ardından gelen derin bir sessizlik çöker üzerinize. Ve o an, “Ne yapabilirim?” sorusu büyür içinde.
İşte tam orada doğar bir fikir:
“Her ürün alışverişine bir fidan… küçük bir yeşerme, belki bir umut.”
Ama sonra biri çıkar ve şöyle der:
“Bu da bir pazarlama değil mi?”
Ve birden kalpten çıkan o fikir, etiketlenir.
İyi niyet bir stratejiye, yardım bir reklama, umut bir kampanyaya dönüşür gözlerinde bazılarının.
Oysa mesele sadece bir niyet, iyi bir niyet.
Güzel bir şey yapıldığında, onun mutlaka bir karşılığı olması gerektiğini düşünen bir dünyada yaşıyoruz. Ama biz, bazen karşılığı yalnızca iç huzur olan işler de yapabiliriz.
Ve belki de bu yaz, bir kıyafet alırken bir ağacın büyümesine tanıklık eden birileri olacak. Ve biz biliyoruz ki, bu dünyada hâlâ birilerinin içinden gelen bir “iyi”, sadece iyi olarak kalabilir.
MyWave olarak, her alışverişin bir ucunda bir yeşerme varsa, içimiz rahat. Çünkü bizim için doğayla kurulan bağ, bir pazarlama fikrinden çok daha fazlası. O, bir sorumluluk.
Sevgilerimle
Efsun Ersözlü

Mevsimine Göre Giyinmek: Yaz Sıcağında Hem Şık Hem Konforlu Olmak Mümkün
İzmir’de yazlar bambaşka. Güneş sanki daha yakından doğuyor, denizden gelen rüzgarla buluşup sokaklarda dans ediyor. Ama bu güzelliğin bir de sıcak cephesi var: 40 dereceye varan güneş altında şık kalmak kolay olmuyor. İşte tam da bu noktada “mevsimine göre giyinmek” yalnızca bir stil tercihi değil, aynı zamanda bir yaşam konforu meselesi haline geliyor.
Nefes Alan Kumaşlar: Teninle Dost
Yaz sıcaklarında ilk kural: kumaş seçimi. Sentetik materyaller cildinizi hapsedip teri geri verirken, pamuk, keten, viskon gibi doğal ve nefes alabilen kumaşlar sizi serin tutar. Özellikle oversize kesimli keten gömlekler, ince askılı pamuklu elbiseler hem ferah hem de elegan durur.
Renklerle Serinle
Güneşi çeken koyu renkler yerine açık tonlara yönelmek, yalnızca görünümünüzü değil vücut ısınızı da etkiler. Beyaz, bej, açık mavi ve pastel tonlar bu mevsimin en iyi yol arkadaşları. Aynı zamanda yaz mevsimi duygulara da yansır; renk seçimleriniz enerjinizi yükseltir.
Kat Kat Değil, Hafif Hafif
İzmir gibi sıcak şehirlerde katmanlı giyinmek yerine tek parça çözümlerle stil yaratmak çok daha rahatlatıcı olur. Bol elbiseler, tek parça tulumlar, salaş şort-t-shirt takımları hem şıklık sunar hem de vücudu yormaz.
Aksesuarlar Hafif, Şapkalar Gölge Gibi
Aksesuarlar yazın minimal olmalı: ince bilezikler, küçük küpeler… Ama şapkalar ve güneş gözlükleri? Onlar yazın başrol oyuncusu! Hem güneşten korur hem de stilinizi tamamlar.
Ayaklar da Nefes Alsın
Kalın ve kapalı ayakkabılarla vedalaşma zamanı. Hasır sandaletler, ipli terlikler, düz taban espadriller yaz aylarının vazgeçilmezi olmalı. Hem ayaklarınız rahat eder hem de şehirde yürürken konforunuzdan ödün vermezsiniz.
MyWave’den Küçük Bir Not:
Her mevsimin kendine has bir enerjisi var ve yaz, özgürleşmenin mevsimi. Gardırobunuza hafiflik, renk ve nefes katın. Giyinirken yalnızca aynadaki görüntünüze değil, içinizdeki rahatlık hissine de kulak verin. Çünkü stil, sadece dış görünüş değil, iç dünyamızın da yansımasıdır.

MAKYAJIN YOL HARİTASI
Gideceğin Yere, Giydiğin Kıyafete Göre Makyaj
Hayat, birden fazla sahneden oluşan bir oyun gibi… Her sahnede kostüm değişir, replik değişir, ve evet — makyaj da değişir.
Peki o sabah aynaya baktığında kendine şu soruyu soruyor musun: Bugün nereye gidiyorum ve nasıl görünmeliyim?
İşte cevabı…
1. Kahve Molası – Gündelik & Doğal
Gideceğin Yer: Kafede bir arkadaş buluşması, kısa bir alışveriş turu.
Kıyafet: Jean, oversize gömlek ya da basic tişört.
Makyaj:Hafif ışıltılı bir BB krem, Kirpiklere tek kat maskara, Şeftali tonlarında allık, Dudakta nemlendirici ya da nude bir gloss.
Bu görünüm “benimle tanış, ben buyum” der gibi… Natürel ve samimi bir ifade verir.
2. Ofis ya da Toplantı – Dingin & Dikkat Çekici
Gideceğin Yer: İş görüşmesi, ofis toplantısı ya da profesyonel bir etkinlik.
Kıyafet: Blazer ceket, kumaş pantolon, sade elbise.
Makyaj: Ten rengini eşitleyen fondöten,
Belirgin ama abartısız eyeliner, Toprak tonlarında far, Mat bir ruj: Gül kurusu ya da tarçın.
Bu görünüm güven verir, dinlenir ve dikkate alınır.
3. Akşam Yemeği veya Randevu – Işıltılı & Etkileyici
Gideceğin Yer: Şık bir restoran, özel bir akşam.
Kıyafet: Midi elbise, topuklu ayakkabı, zarif takılar.
Makyaj: Aydınlatıcı ile ışıldayan bir cilt,
Dumanlı gözler (soft kahve veya bordo tonları),
Dolgunlaştırıcı maskara,
Kırmızı ya da mürdüm bir ruj.
Bu görünüm bir davet gibidir: “Bu gece sahne benim.”
4. Sanat Galerisi, Konser ya da Etkinlik – Yaratıcı & Kendine Özgü
Gideceğin Yer: Sanatsal bir etkinlik, konser, festival.
Kıyafet: Vintage detaylar, desenli parçalar, rahat şıklık.
Makyaj: Renkli eyeliner ya da far (zeytin yeşili, mavi, mercan…), Yüzde stratejik bir ışıltı, Dudakta mat bej veya pastel tonlar.
Bu görünüm sana ait bir imza gibi: Özgün, unutulmaz.
5. Kumsal ya da Doğa – Hafif & Işıltılı
Gideceğin Yer: Sahil, kır gezisi, gün batımı izleme.
Kıyafet: Elbise, keten parçalar, sandaletler.
Makyaj: Suya dayanıklı maskara, Doğal kaş,
Işıltılı bronzer, Renkli nemlendirici ya da balm.
Bu görünüm, doğanın sesine uyum sağlar. Az, ama etkileyici.
Kıyafetin Rengine Göre İpuçları
Siyah – Kırmızı dudakla klasik etki.
Beyaz – Işıltılı bronz tonlar.
Pastel – Şeftali ve pembe geçişleri.
Canlı Renkler – Dengede tutmak için göz sade, dudak ön planda.
Desenli – Makyaj daha sade olmalı, kıyafet başrolde kalmalı.
Makyaj, görünüşünü değil, enerjini anlatmanın bir yolu.
Her sabah sadece nasıl görüneceğini değil, nasıl hissetmek istediğini seçiyorsun.
Sen bugün nereye gidiyorsun? Ve nasıl hissetmek istiyorsun?
Efsun Ersözlü

Moda Seçimlerinin Ruhla Bağlantısı
Sadece Giyinmek Değil, Enerjini Taşımak
Kıyafet seçimlerimiz çoğu zaman basit bir “beğendim ve aldım” sürecinden ibaret görünür. Oysa ki gerçekte çok daha derin bir yolculuktur. Giydiğimiz her parça, bilinçaltımızın ve ruhumuzun bize seslendiği bir hatırlamadır. Seçimlerimiz sadece kumaş ya da renkten ibaret değildir. Esasen ruhumuzun enerjisini dünyaya yansıtıyoruz.
Enerjisini Taşıyan Kadınlar
Kıyafet almayı seven kadınlar, enerjileriyle bulundukları ortamı doldururlar. Neşelidirler, yaşam enerjisiyle parlarlar ve bunu farkında olmadan çevrelerine taşırlar. Bu seçimler, onların içsel dinamizmini görünür kılar. Moda, onlar için yalnızca bir zevk değil; aynı zamanda varoluşlarının dışa vurumudur.
Görünenden Daha Fazlası
Alışveriş yaparken sadece giyinmiyorsundur… Ruhumuzun hatırladığı şansı da çağırıyorsun. Renkler, desenler, dokular geçmişten bugüne gelen bir frekans taşımaktadır. Bu yüzden bazı kıyafetler seni daha çekici, daha güçlü ve daha ışık dolu hissettirir. Çünkü o an aslında kendi özüne bir adım daha yaklaşmışsındır.
Şansa Davet
Böylesi bakış açısıma sahip kadınlar genellikle en güçlü şansa sahip olur. Çünkü kendilerine güvenmeyi bilirler, şikayet etmek yerine yaşamı kucaklarlar. Enerjik yapıları, hayat tarzlarına ve başkalarının yargılarına aldırış etmeden ilerlemelerini sağlar. Bu tarz akış, onlara doğal bir çekim gücü kazandırır.
Aile ve Sevgi Bağlantısı
Moda tutkusu yalnızca kişisel bir ifade biçimi değildir. Aynı zamanda bağlı olunan değerlere de ışık tutar. Konu aileye geldiğinde, böylesi kadınların sevgi dolu ve son derece bağlı olduklarını görürsünüz. Seçtikleri kıyafetler dahi, içlerinde taşıdıkları sevgi ve güven duygusunun birer yansımasıdır.
Moda Ruhun Dilidir
Kıyafet seçimin aslında ruhunun sana verdiği bir mesajdır. Eğer modayı seviyorsan, bunun bir yetenek olduğunu bilmelisin.
Devam et.
Çünkü sen yalnızca giyinmiyorsun; kendini, enerjini ve ruhunun en derin şansını dünyaya sunuyorsun.
